Niksar Belediyesi
+90 356 527 81 51
Tarih, tabiat ve kültürün kaynaştığı Niksar; Hitit, Pers, Pontus, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde kesintisiz cazibe merkezi olmuş, coğrafi ve jeopolitik konumu, iklimi ve verimli toprakları ile Anadolu’nun ender yerleşim merkezlerinden biridir.
Pers İmparatorluğu’nun sona ermesiyle kurulan Pontus Krallığı döneminde Caberia adıyla anılan Niksar; tabiatının zenginliği, ürünlerinin bolluğuyla dikkat çekmiştir. Sayfiye alanlarına pek çok tapınak, saray ve yerleşim birimi inşa edilmiştir. MÖ 72 yıllarında Romalılarla Pontuslular arasında cereyan eden Mithridat savaşlarının üçüncüsü Niksar’da yapılmış ve şehir Romalıların eline geçmiştir.
Niksar, Romalılar döneminde Diospolis, Sebaste ve Neocaeserea gibi isimlerle anılmıştır. Bugün kullanılan Niksar adının, Neocaeserea’dan kısaltıldığı görüşü ağır basmaktadır. 1672 yılında Niksar’a gelen Evliya Çelebi ise Seyahatname’sinde;
“Bu Niksar’ın doğusu Nik Hisar, yani iyi hisar olup hafifletmek suretiyle yanlış olarak Niksar denir” demektedir.
Roma İmparatorluğu’nun MS 395 yılında ikiye bölünmesiyle Niksar, Bizans ege-menliğine girdi. XI. yy.da Türklerin Anadolu’ya yaptıkları akınlarda 1067 yılında Alparslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından fethedilmiş, ancak 1068 yılında tekrar Bizans’ın eline geçmiştir. Malazgirt Savaşı sonrasında ise Artuk Bey tarafından fethedilen Niksar, 1073’te tekrar elden çıkmıştır.
Niksar’ın asıl fatihi Danişmendli Devleti’nin kurucusu olan Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi olmuştur. Danişmend Gazi fetihten sonra Niksar’ı sahil Rumlarına karşı mücadelede kendisine hem bir üs hem de bu devletin başkenti olarak seçmiştir. Bu dönemde Niksar ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.
1175’te II. Kılıçaslan zamanında Selçuklu topraklarına katılan Niksar, Moğol istilası ile 1341’de önce Eretna Devleti’nin daha sonra da Tacettinoğulları Beyliği’nin hâkimiyetine girmiş ve bu beyliğin merkezi olmuştur.
1387 yılında Niksar’ı ele geçiren Kadı Burhaneddin’in bir savaşta öldürülmesi üzerine bölge halkı Yıldırım Beyazıt’tan yardım istemiş ve Yıldırım Beyazıt’ın oğul Süleyman Çelebi 1398’de Niksar’ı Osmanlı topraklarına katmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferi, Yavuz ve Kanuni’nin doğu seferleri sırasında uğradıkları tarihi şehir, Osmanlıların son yıllarında Tokat Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi olarak varlığını sürdürdü.
Tarihi geçmişinin simgesi olarak Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmendli ve Osmanlı Devleti’nden kalma pek çok eser hala şehrin tabii bir parçası olarak ayaktadır. İstiklal Savaşı sırasında Rum ve Ermeni çetelerinin baskılarıyla karşılaşan Niksar, diğer taraftan memleketimizi işgal eden düşmanlara karşı, 16 Haziran 1919’da İzmir’in işgal edilmesi üzerine işgali protesto etmek amacıyla Anadolu’daki ilk mitinglerden birini gerçekleştirerek Cumhuriyetten bugüne kadar varlığını sürdürmektedir.
20 Haziran 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine Tokat’taki ilk miting Niksar’da yapmıştır. Binlerce kişinin katıldığı miting sonunda Redd-i İlhak Cemiyeti Reisi Hacı Mahir Bey’in imzası ile İtilaf Devletleri temsilcilerine aşağıdaki metinle telgraf çekilmiştir.
“Niksarlılar; hukukun hamisi olduğunu iddia eden Wilson’a ve diğer devletlere müracaat ediyoruz. Artık bizim feryadlarımıza kulak tıkamayınız. Bizim tamamiyeti mülkiyemize mevcudiyeti milliyemize tecavüze devamı kasdediyorsanız en kısa yol bizi öldürmektir. Geliniz, öldürünüz. Biz Türk olarak en küçük vatan parçasının Türk kalmasını istiyoruz, siz de buna söz vermiştiniz. Şimdi ise sözünüzde durmadığınızı görüyoruz. Anadolu’ya uzatılacak bir tecavüz bizi öldürmek için uzatılan bir adımdır.”
7570
Toplam Gösterim7570
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim