.
27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal, önce Ziraat Okulu’nu daha sonra da İstasyon Şefi Köşkü’nü hem konut hem de çalışma yeri olarak kullanmıştır. Bu binaların Ata’nın çalışma ve dinlenmesi için yetersiz olmaları nedeniyle uygun bir konut arayışı içine girilmiş, daha sakin ve huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak amacıyla bağlar bölgesi Çankaya’daki bağevi Ankara Şehremaneti (Belediyesi) tarafından 30 Mayıs 1921’de Mustafa Kemal’e armağan edilmiştir. Bağevi, ağaçlar arasında, kuzeyinde Ankara’ya hâkim büyükçe bir terası bulunan, dikdörtgen planlı, küçük bir yapıydı. Zemin katında, ortasında fıskiyeli, sekizgen bir havuzu ve iki yanında birer odası olan merkezî bir taşlık, aynı plana sahip üst katta ise bir orta hol ve iki yanında birer oda bulunmaktaydı.
1923’te Gazi Mustafa Kemal’in Latife Hanım ile evlenmesinden sonra ailenin günlük yaşamı için yetersiz olan bağevinin büyütülmesi çalışmalarına başlanmıştır. Mimar Vedad (Tek) tarafından hazırlanan ve uygulaması 1924 yılında tamamlanan projeye göre eski bağevine, güney cephesine bitişik ve tüm bina boyunca uzanan batı ucu yarım sekizgen bir kule kitlesi ile biten iki katlı yeni bir bölüm eklenmiştir. Bu eklentinin alt katı yemek salonu ve mutfak ofisi; üst katı ise banyo, yatak odası ve Latife Hanım için çalışma odası olarak düzenlenmiştir. Bu katta daha önce yatak odası olarak kullanılan bölüm düzenlenerek geniş bir kütüphane ve çalışma odası haline getirilmiştir. Ayrıca, zemin katta kuzey cephede girişin önüne rüzgârlık yapılmış, elçi kabul odası olarak düzenlenen kuzeydoğu köşesindeki oda yarım sekizgen biçimli bir çıkma ile genişletilmiştir. Bağevi döneminde taşlıkta bulunan havuz kaldırılmış ve bu yer giriş holü olarak düzenlenmiştir. Çalışmalar sırasında Köşk’ün doğusuna mutfak ve çamaşırlık içeren, tek katlı yeni bir servis binası yapılmış ve bir servis merdiveni ile Köşk’e bağlanmıştır.
Bu düzenlemelere bağlı olarak ortaya çıkan statik problemleri çözmek ve konfor koşullarını iyileştirmek amacıyla 1926 yılında yeniden onarımlar yapılmış, yapıya kalorifer tesisatı döşenmiştir. Aynı dönemde Ata’nın manevi evlatları için çamaşırhane ve mutfak kitlesinin üzerine 6 oda ile bir banyodan oluşan yeni kat eklenmiştir. 1930 yılında ise, üst katta güneybatı köşesinde bulunan kuleli bölüm Ata için bir çalışma odası olarak yeniden düzenlenmiştir.
1932 yılında hemen yanda inşa edilen Pembe Köşk’e taşınıncaya kadar Ata’nın evi olan, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok önemli olaylara tanıklık eden, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kurulması dâhil, devrimleri planladığı bu yapı 1950 yılında müze olarak kullanıma açılmıştır. Yapıda ve eşyada hızlanan bozulmaları durdurabilmek amacıyla 2002–2007 yılları arasında büyük bir bakım ve onarım çalışması başlatılmış, bu çalışmalarla birlikte yapının bir müzeden çok, kullanıldığı dönemdeki doğal durumunu yansıtan bir ‘konut’ olarak sergilenmesi için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Restorasyon çalışması tamamlanan Atatürk Müze Köşkü 19 Nisan 2007’de tekrar ziyarete açılmıştır.
Rüzgarlık ve Giriş Holü: Köşk’ün girişindeki rüzgârlık, 1924 yılında Vedad (Tek) tarafından eklenmiştir. Rüzgârlıktan ulaşılan bugünkü giriş holü, bağevi döneminde ortasında sekizgen bir mermer havuz bulunan büyükçe bir taşlıktı. 1924 yılında yapılan yeni düzenleme ile havuz kaldırılmış ve taşlık bugünkü durumuna dönüştürülmüştür.
Yeşil Salon: Girişin sağındaki bu oda, 1924 yılındaki yeni düzenlemeye kadar elçi kabul salonu ve Atatürk’ün çalışma odası olarak kullanılmış, 1924’te konuk kabul salonuna dönüştürülmüştür. Bu dönüşümde kullanılan hâkim rengin yeşil olması nedeniyle ‘Yeşil Salon’ olarak anılmaktadır. Birçok yazarın anılarında, Latife Hanım’ın bu salonda verdiği çay davetlerinden söz edilmektedir.
Yemek Salonu ve Radyo-Sigara Salonu: 1924’te bağevinin güneyine eklenen bölümün zemin katında yer almaktadır. Yemek salonunun girişinin tam karşısında çini kaplı büyük bir şömine ile iki yanında kemerli vitray pencereler bulunmaktadır.
Duvarlarının alt bölümlerindeki ahşap lambriler üst kenarı türkuaz renkli çinilerin oluşturduğu bir silme ile tamamlanmıştır. Duvarların üst bölümleri ise bordo renginde düz olarak boyanmış, tavanlar geometrik desenlerle bezenmiştir. Yemek salonu mimari düzenleme ile bütünleşecek biçimde, büyük bir yemek masası, vitrin ve büfelerle döşenmiştir.
Köşk’teki en eski eşyalardan olan, kapitone maroken koltuk takımı, radyo ve sigara bölümü olarak kullanılmış olan ve yemek salonuna açılan sekizgen kulenin zemin katında yer almaktadır.
Görkemli yemek salonu, ülke sorunlarının uzun akşam sofralarında tartışılarak çözümlenmesine tanıklık ettiği için Ata’nın en önemli çalışma mekânı olarak da tanınmıştır.
Elçi Kabul Salonu: Bağevi döneminde küçük bir oda olan bu yer, 1924 yılında kuzey duvarının yıkılarak yarım sekizgen planlı bir kitle ekiyle büyütülmesinden sonra elçi kabul salonu olarak kullanılmıştır.
Salonda Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından armağan edilen sedef kakmalı bir yazı masası, kanepe, koltuklar ve büyük bir dolaptan oluşan bir takım ile Atatürk’ün daha önce kullandığı farklı nitelikli bir yazı masası bulunmaktadır.
Üst Kat Hol: Üst kattaki çeşitli odaları birbirine bağlayan orta mekândır. Bağevi döneminde mekânın ortasında bulunan ve alt kat taşlığı ile görsel ilişkiyi sağlayan açıklık 1924’teki düzenleme sırasında kaldırılmıştır. Salonun kuzey cephesindeki balkon etkileyici bir Ankara manzarası sunmaktadır.
Salonda sergilenen ve Ata’nın hemen her gün dinlenmek amacıyla kullandığı bilardo masası Köşk’e getirtildiğinde önce bu mekâna yerleştirilmiş, döşemede oluşan statik sorunlar nedeniyle daha sonra alt kat giriş holüne taşınmıştır.
Kütüphane: Kütüphane yapının en görkemli mekânlarından biridir. Odanın tavanı zengin geometrik ve bitkisel motiflerle bezenerek çok sayıda buzlu ampulle aydınlatılmış, batı duvarındaki ahşap kemerli soba nişi türkuaz renkli çinilerle bezenmiş, tüm duvarlar ahşap sabit kitap dolaplarıyla donatılmıştır. Gazi Mustafa Kemal’in bilgi ve kültür altyapısını nasıl oluşturduğunu gösteren, birçoğunda kendi el yazısı ile aldığı notları üzerinde barındıran çok sayıda kitap bu raflarda yer almaktadır.
Çalışma Odası: Atatürk’ün Büyük Nutuk’u kaleme aldığı çalışma masası ve koltuğu bu odanın en önemli eşyalarıdır.
Kütüphanenin güneyindeki kapı ile geçilen mekân 1930 yılında Ata için düzenlenmiş çalışma odasıdır. Bu oda Türkiye’deki modern mimarinin başlangıcı sayılabilecek, çok özgün niteliklere sahip ‘art-deco’ tarzında düzenlenmiştir. Bu düzenleme sırasında 1924’te Osmanlı üslubunda bezenmiş olan tavan beyaz boya ile kapatılmış, metal öğeler sarı, diğer tüm mimari öğeler ile masa ve mobilyalar siyah beyaz renkler kullanılarak bütünleştirilmiştir. Döşeme, yere serilen beyaz bir ayı postu ile tamamlanmıştır.
Yatak Odası: Bağevinin güneyine 1924 yılında eklenen kitlenin üst katında, alttaki yemek salonunun üzerinde yer almaktadır. Güney duvarında, ortada çini kaplı bir şömine ve iki yanında birer büyük pencere bulunmaktadır. Odanın batı duvarındaki kapı ile 1930’da düzenlenen çalışma odasına geçiş sağlanmıştır.
Büyük pencereler, pastel renkli duvarlar ve son derece yalın bir biçimde bezenmiş tavan ile aydınlık ve huzurlu bir dinlenme ortamı sağlanmıştır. Odanın döşenmesinde son derece seçkin, ancak yalın ve gösterişsiz mobilyalar kullanılmıştır.
Banyo: Yatak odasından geçilen özel banyo, beyaz renkli fayans kaplı zemini ve duvarları, aynı renkteki küveti, alafranga tuvaleti, lavabo ve bidesi ile çok gösterişsiz bir mimariye sahiptir. Bu mekân Ata’nın temizliğe düşkünlüğünü ve titizliğini göstermesi açısından ilginçtir.
Misafir Yatak Odası: Köşk’ün eski bağevi bölümünde, kuzey cephesinde bulunan ve güzel bir Ankara manzarasına sahip olan bu oda misafir yatak odası ve dinlenme odası olarak kullanılmıştır.
Duvarlarındaki kerpiç sıvaları, sıvalar üzerinde bulunan çeşitli dönemlerde yapılan bezeme katmanları, değişmeyen pencere oranları gibi pek çok niteliği ile yapının bağevi dönemine ilişkin önemli bilgileri saklamaktadır.
Sergi Salonu: 1924 yılında yapılan düzenleme sırasında kaldırılan eski mutfak ile diğer servis mekânlarının yerine inşa edilmiş olan mutfak ve çamaşırlık bölümüdür. Zaman içinde özgün yapısını tümüyle yitirdiği için son onarım sırasında bu bölüm, ara duvarlar kaldırılarak sergi salonuna dönüştürülmüştür.
Bu salonda Müze Köşk’ün mimarisi ve tarihî gelişimi, son dönem onarımı ve düzenlemesine ilişkin bilgiler ile Atatürk’ün yaşamı ve kullandığı eşyalar sergilenmektedir.
32092
Toplam Gösterim32092
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim