Burdur ili’ne 110 km uzaklıktaki Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunan Likya antik kentidir.Yaklaşık 405 hektar alana yayılmış kalıntılara sahip olan kentin siyasi ve ekonomik gücü, Hellenistik Dönem’den başlayarak Roma İmparatorluk Dönemi’yle doruk noktasına ulaşmıştır. Bugün büyük bölümü ayakta duran, Stadion, Tiyatro ve Meclis Binası, Agora önemli kamu yapılarıdır.Asia Eyaletinin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23’de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, İmparator Tiberius’un yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini “Caiseria Cibyra” olarak değiştirmiştir. MÖ 43‘de Likya bir Roma eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaletin bir parçası haline geldiği anlaşılmaktadır.
Strabon; Kibyra’lıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar sonucunda, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır.
Kibyra antik kenti, antik dönemde Likya, Karya, Pisidya ve Frigya kültür bölgelerinin kesişme noktasında; kuzeyi güneye ve doğuyu batıya bağlayan ticaret yollarının tam merkezinde konumlanır. Bugün de Gölhisar, Antalya – Denizli / Burdur – Fethiye karayollarının birleştiği bir kavşaknoktasıdır. Bu konumuyla Kibyra antik kenti, Burdur’a 120 km.; Denizli’ye 105 km.; Antalya’ya 135 km. ve Fethiye’ye 110 km. mesafe uzaklıktadır.
Amasyalı gezgin Strabon’un kayıtlarına göre, Kibyralılar aslen Lidyalı olup buradan göç ederek Kabalis bölgesine gelirler. Ayrıca bu göçmenlerin gelir gelmez yörede etkinlik kurup burada oturan Pisidyalıları ve diğer halkları boyundurukları altına aldıklarını ve çok geçmeden yerleşim alanlarını değiştirerek çevresi 100 stadia’ya ulaşan bir kent kurduklarını bildirmektedir. Aynı kaynakta Kibyra’da Lidce, Solymce, Pisidce ve Hellence olmak üzere dört farklı dilin konuşulduğu da vurgulanmıştır.Strabon’un kentin taşınmasıyla ilgili bu anlatımı, Kibyra’ya yaklaşık 18 km. uzaklıktaki Uylupınar antik yerleşmesindeki arkeolojik bulgularla da desteklenir. Gölhisar’a bağlı Uylupınar Köyü çevresindeki ve Gölhisar Gölü kıyısındaki kayalık tepeliklere yayılmış görünen yerleşim, Erken Demir Çağ’dan başlayıp süreklilik gösteren buluntulara sahiptir. Yani bu yerleşim, Kibyralılar’nın, olasılıkla İ.Ö. 4.ve 3. yüzyıllarda, bugün görülebilen kentlerine taşınmadan önce yerleştikleri alandır.Kibyra ana kenti birbirinden derin yarlarla ayrılan hakim üç tepelik üzerinde oturmaktadır.Antik kaynaklar ve yazıtlardan okunan bilgilere göre; Kibyra özellikle demir işlikleri, dericilik ve at yetiştiriciliğinde ünlüdür. Buna çömlekçilik de eklenmelidir; çünkü Tiyatro tepesinin güney yamaçlarında hemen göze çarpan akıntı seramik parçalarının türü, yapısı ve yoğunluğu buna işaret etmektedir.
Kibyra Stadion’unda yapılacak kısmi restorasyon çalışmaları sonucunda umulan; yalnız soğuk taşların değil, modern Kibyralılar’ın neşe dolu alkışlarının yeniden canlandığına tanık olabilmektir. Tabii ki öncelikle, günlük politikalardan ve kişisel kazanç hırslarından uzak ileri görüşlülükle; antik dönem mirasını bugünkü doğal çevresi; çam ve ardıç ormanları, su kaynakları, yaylarıyla koruyarak…
26871
Toplam Gösterim26871
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
Google Gösterim