HASANKEYF KAYMAKAMLIĞI EMİTT 2011 FUAR STAND

emitt,fuar,katilimci,firma,yerel,yonetim,360,sanal,tur,virtual,tour,mekan360,turizm,seyahat,fair,belediye,vali,valilik,il,kultur,mudurlugu,iktm

 

  0.488.381.22.17  

 

Toplam Gösterim Sayısı   5733

Sanal Tur

Toplam Gösterim: 5733

Hakkımızda

 Hasankeyf’in Türk İslam tarihi ve medeniyeti açısından önemli bir yeri vardır.

Hısnkeyfa  olan bu şehrin adı “Kayahisarı” şeklinde tercüme edilir. Eski tarih ve kavimlerden bu tür kelimelerin anlamı “korunmaya musait” yer anlamına geldiği belirtilmektedir. Kalenin yekpare taştan olmasından dolayı çeşitli dillerdeki Hasankeyf ifadesi “Taş Kalesi”  manasına gelmektedir.

              Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu, şimdiye kadar karanlıkta kalmış, eldeki bilgi ve verilerin yeterli olmaması nedeniyle kuruluşu hakkındaki görüşler , bir ihtimal olmaktan öteye gitmemiştir. Şehrin jeopolitik yapısı, önemi ve mesken olarak kullanılan çok sayıdaki mağaraların, Hasankeyf’in çok eski bir yerleşim merkezi olduğunu gösterir. Hasankeyf tarihi antik döneme kadar dayanmaktadır. 

            Hasankeyf; Diyarbakır ve Cizre şehirleri arasında  önemli bir kara ve su yolu  güzergahında  olup, savaşların olmaması ve ticaret yollarının burdan geçmesi bir yerde Hasankeyf’i kültürleri kavşak noktası haline getirmiştir.  İran ve iç asya kültürleri , doğu Akdeniz, Mezopotamya, Roma ve Bizans kültürlerini barındığından, Romalılar, İran sınırını denetim altında  tutabilmek için Hasankeyf’e kale inşa edilmiştir. Miladi üçüncü asırda İranlılar Mezopotamya yı ele geçirince Roma imparatoru Diyokletion harekete geçerek, bütün Mezopotamya ve Dicle nehrinin doğusundaki yerleri aldı. M.S. 633 yılında Hasankeyf’in Bizanslıların denetiminde olduğu ve 451 yılında Bizanslıların yaptırdıkları kale ve korunma amaçlı yapıtları ile şehrin denetimine müslümanlar tarafından feth edilene kadar sahip olmuşlardır. Hicri 17. yılda Hasankeyf islam orduları tarafından ele geçirilmiştir. Antik kent, sırası ile Emeviler ve Abbasiler döneminden sonra, Hamdaniler (906-990), Mervanıler (990-1096) denetiminde kalmış, daha sonra Artukoğulları eline geçmiştir. Artuklular, Türkmen sülalesinden olup, Hasankeyf’e en parlak dönemini yaşatmışlardır. Artukoğulları Hasankeyf ile  beraber Diyarbakır, Mardin ve Harput’ta hüküm sürmüşlerdir. Selçuklu sultanı Alparslan ve Melikşah gibi değerli devlet adamlarının, ileri gelen komutanlarından Artuk, 1071 Malazgirt savaşından sonra bölgeyi Selçukluların hakimiyetine katarak Selçuklulara önemli bir katkıda bulunmuştur.           

            Artukoğlu Sökmen 1101 yılında Hasankeyf’i ele geçirip burada önemli  tarihi eserler yaptırmıştır. Böylece Devlet İdaresinde yeniden bir yapılanmaya gidilmiştir. Göçebelik hayatından yerleşik sisteme geçilmiştir. Yönetimin halk kitlelerine dayanması,  Artuklulara bağlı bölgelerde yarı müstakil bir hükümranlık  anlayışı ile divanlar oluşturulmuştur. Haçlı akımlarına rağmen ilim, sanat ve kültürel sahada büyük çalışmalar gösterilmiştir. Darphaneler kurulup, devletin iktisadi yapısı hep canlı tutulmuştur. İlime ve ilim adamlarına  büyük önem verilmiş, hasankeyf şehir kalesine  su getirilerek önemli bir teknik deha yaratılmıştır. Mekanik alanda kitaplar yazılmış, makinalar, pompalar, fiskiyeler, su terazileri ve müsiki aletleri yapılmıştır.  

            1232 yılında  Eyübi Sultanı El-Kamil El-Malik  tarafından Hasankeyf ele geçirilmiştir. Ortaçağın ve şarkın en kuvvetli devletlerinden olan Eyyübiler  Mısır, Süriye ve Yemende hüküm sürmüşlerdir. Böylece Eyyübi hükümdarlarının şehri ele geçirmeleri ile birlikte 130 senelik Artukoğulları dönemi sona ermiştir.
            Selahaddini Eyyübiden sonra Eyyübiler bir çok emirliklere ayrılmış olup, Hasankeyf Eyyübi hükümranlığı da bunlardan biridir. Eyyübiler çok önemli eserler yaptırmış, ilim, sanat ve kültürel alanda miraslar bırakmışlardır. Özellikle mimari sahada faaliyet gösteren Hasankeyf Eyyübileri tarihteki yerlerini almışlardır.  Moğol istilasından Hasankeyf’te nasibini almış,Moğollar  burayı ele geçirilerek yağma ve tahrip etmişlerdir.

            Eyyübilerden sonra Hasankeyf’e Akkoyunlular hakim olup, 15. y.y başına kadar hüküm sürmüşlerdir. 1473 yılında uzun hasan ve Fatih Sultan Mehmet arasında yapılan otlukbeli savaşında uzun hasan’ın oğlu zeynel bey şehit olmuş ve Hasankeyf’te dicle nehri kenarında gömülmüştür.  Akkoyunlulardan sonra  Hasankeyf İran Sefavilerin hakimiyetine geçmiştir. 1515 tarihinde Yavuz Sultan Selim’in  doğu seferi ile birlikte  Hasankeyf Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Bu dönemde Hasankeyf çevredeki aşiretleri idare eden merkezi bir hanedanlık konumunda olup, buna paralel olarak iktisadi ve ticari yapıda büyük bir gelişme  göstermiştir. Bu dönemde şehir nüfusunun 10.000. civarında olması ise Hasankeyf’in büyük bir yerleşim merkezi olduğu gösterir.  Erken ortaçağ  tarihi ve yapıtlarından anlaşıldığı üzere Hasankeyf’te kültür  uygarlıkların kaynaştığı, yerleşik halkın, 7000. civarındaki yazları serin kışları sıcak olan ve ortaçağ şartlarında çok modern ev olan mağaralarda hayatlarını sürdürdükleri anlaşılmaktadır.

emittfuarkatilimcifirmayerelyonetim360sanalturvirtualtourmekan360turizmseyahatfairbelediyevalivalilikilkulturmudurluguiktm

360° Video

Gösterim: 0

Sokak Görünümü

...Yükleniyor...

Gösterim: 0

Analistik Veriler

5733

Toplam Gösterim

5733

Sayfa Gösterim

0

Youtube Gösterim

0

StreetView Gösterim

FOTO GALERİ