Kitabesine göre yapılış tarihi 1227 dir. Bu kapının diğer kapılardan çok değişik bir yönü vardır. Şimdiki Arap Evliyası dediğimiz daha doğrusu tünelden geçen arabalar dik bir yokuştan sonra çok keskin bir virajla sur içine girerler. Bu arada arabalarınızdan inerek bölgede yapacağınız gezintiler size büyük haz verecektir. Yaklaşık 1 50 160 metre yükseklikten masmavi Alanya koyunu neredeyse şehrin tamamını ve muhteşem görünümüyle Toros sıra dağlarını doya doya seyredebilirsiniz. Hatta başınızı güney yöne çevirip 15/20 m. yüksekliğindeki Kule'de dalgalanan şanlı bayrağımıza bakabilirsiniz, işte bu noktada diğer sur duvarlarına nazaran daha yüksek ve daha iri taşlarla yapılmış bölümün Ehmedek denilen bölgeye yani Eğri Kapıya kadar gittiğini görürsünüz. Bu duvar üstünde değişik devirleri görmek mümkündür. Çok iri taşlarla yapılmış Helenistik yapı tarzını, son Bizans dönemini, Selçukluların ve Osmanlıların yapı tarzlarını, günümüzde burada bulunan kapı fazla çalışmaması nedeniyle kapalı tutulmaktadır. Ancak iç Kale'den Ehmedek' e geziye gelenler bu kapının da özelliklerini görebilirler. Bu kapının Alanyalılarca bir özelliği vardır, eskilerde bazı evlerde saat yokken elektrik yokluğunda minarelerde ışıklar yanmazken, ramazan aylarında iftar vakti yaklaşınca büyük küçük herkes çardaklara damlara çıkıp iftar vaktinin habercisi topun nasıl patladığını seyretmeğe doymazlardı. Top tam bu kapının Alanya'ya bakan yönünde bitiğişindedir, saati gelip patlayınca şehirde duymayan kalmadığı gibi Toroslarda yankı yapa yapa yayılmasından çevre köyler bile iftarlarını açarlardı. Evlerde saatlerin minarelerde ışıkların ve hoparlörlerle okunan ezanların duyulmasına rağmen bu tarihi ve emektar topumuz hala görevine devam etmektedir, iş buraya gelmişken ramazan topu ile ilgili bir anıyı anlatmak yerinde olur sanırım. Belediye her yıl bu top patlatma işini birisine ihale eder, geçmiþ yıllarda bu görevi alan hemşeh rimiz top patlatmak için yola çıkar (burası evlerden uzak bir bölümdür) topun yanına geldiğinde bakarki topu sıkılamak için bez almayı unutmuş geri gitse zaman geçecek, ne yapısın çıkarmış şalvarın içindeki donu yırtıp yırtıp parçalayarak topu sıkılamış ve ateşlemiş, görevini tamamlayıp evine döndüğünde hanımına çıkışmış " hanım ben sana hep söylerim neden bezleri unutturdun, gitti bizim don " diye üzüntülerini belirtmiş. Bunlar dışında surlardan deniz kısmına açılan askeri amaçlı üç küçük gizli kapı (uğrun) daha vardır, bunların en önemlisi Alanya Feneri'nden batıya doğru uzanan surların kuzeye kırılan köşesinden cilvarda burnuna açılanıdır. Burada iç Kale'de bulunan veya Arap Evliyası dediğimiz yerdeki kiliselere benzeyen küçük bir Bizans kilisesi vardır" burası dünyadan elini eteğini çekmiş papazların bir inziva köşesi yani manastır" imiş. Hatta eski Alaiye Beylerinin burada para kestirdikleri veya muhafaza ettikleri için günümüze kadar burası darphane olarak biline gelmiştir. Ayrıca bu kapıların dışında orta hisar dediğimiz bölümünde (Kale Cami'inin bulunduğu kesim) birisi Kale camiinin doğusundan şehre inen taş döşeme yol üzerinde, biriside üzeri tuğlalarla kaplı küçük kapıdır. Gerek burada yaşayan Rumlar tarafından ve gerekse günümüz insanları tarafından adak yeri olarak kullanılıyor. Buraya Erkapı deniliyor, özellikle küçük erkek çocukların yumurtaları (Testis) asıl yerine inmediği takdirde veya fıtık olanlar gece vakti buraya gelip horoz kesip fakir birisine vererek adakta bulunurlar. Şimdi gelelim iç Kale'ye yani askeri amaçlı kullanılan bölüme daha doğrusu (Kilisenin ve Büyük Sarnıcın bulunduğu bölüme) Buraya girişin tek ve büyük kapısı şuanda kapalıdır, içeriye giriş sonradan açılan güney yöndeki kapıdan yapılmaktadır. Kale'ye gezmeye gelenler güneyde fener istikametindeki virajları döne döne Alanya Müze Müdürlüğü tarafından içeriye giriş bileti kesilen yerden girmeleri mutlaktır. Ancak Alanya Müze Müdürlüğü bu yıldan sonra giriş kapısının yıllar önce giriş çıkış yapılan yerden yapılacağını planlamıştır.
Kale Kapıları bölümünde bahsettiğimiz şehre açılan en son kapının bulunduğu yer. Burası helenistik yapı tarzının son bulduğu bir yerdedir. Alaaddin Keykubat Alaiye'yi alınca bu yapılara dokunmamış, mevcut yapıların üzerlerine o devirde yapılması gerekenleri ilave etmiştir. Kızıl Kule'den bir yıl sonra 1227 yılında yapılan bu dev eser, Kale kumandanlarının oturduğu bir yerdir. Bu bölümden ibarettir, içinde su sarnıçlarının hamamlarının ve sayısız ocakların bulunduğu bir yapıdır. Buradan Alanya'nın her tarafını gözetlemek mümkündür. Selçuklular zamanında gelen devlet uluları burada misafir edilmiştir. Bu yapıya her dönemde büyük önem verilmiş ve hep ayakta tutulmuştur. Son olarak 1423 yılında Savcızade Emir Karaman"n tamir ettirdiğine dair notlar vardır.
10632
Toplam Gösterim10632
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim