Genişleme tektoniğinin etkin olduğu Batı Anadolu’daki Kula bazaltik volkanizması yaklaşık 400 km 'lik bir alana yayılmıştır. (Borsi vd., 1972). Batı Anadolu Bölgesindeki volkanizmanın genişleme rejimiyle olan ilişkisi geçmişten günümüze büyük önem taşımaktadır. lk çalışmalar Washington, (1894 ve 1900) tarafından yapılmış ve hornblend minerali ile karakterize edilen Kula bazaltlarına "Kulaite" adı verilmiştir ve uluslar arası literatüre Kula bu tanımlama ile girmiştir. Volkanların oluşturduğu Kula bazaltik lavlarının hacmi yaklaşık 2.3 km olarak tesbit edilmiştir (Bunbury, 1996).Kula'daki volkanizma 3 gruba ayrılmıştır (Ercan ve Öztunalı, 1982; Ercan vd., 1983); İlk olarak gerçekleşen aktivite "Burgaz volkanitleri" olup, 1.67±0.22 My (Bunbury, 1996) ile 1.1 My (Borsi vd., 1972) önce gerçekleşmiştir. Bölgede yatay tabakalanma gösteren, Orta-Üst Miyosen yaşlı ve konglomera, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, marn ardalanmalarından oluşan Yeniköy Formasyonunu örtmektedir (Ercan vd., 1978). İkinci grup ise "Elekçi Tepe volkanitleri" olarak adlandırılmıştır ve yaşı 0.3 My (Borsi vd., 1972) ile 0.19±0.05 ve 0.13±0.09 My (Bunburry 1996) olarak tesbit edilmiştir. En son grup olan "Divlit Tepe volkanitleri" ise bölgenin en genç volkanik ürünlerini içermektedir. Yaşı 30 ile 10 bin yıl olarak tesbit edilmiştir (Erinç, 1970; Tekkaya, 1976; Göksu, 1982; ve Ercan vd., 1985). Kula volkanik bölgesinin temelini, metamorfik kayaçlar ile serpantinitler oluşturmaktadır. Serpantinitler günümüzde halen aktif olan sıcak su kaynakları ve kaplıcalara yakın kesimlerde bulunmaktadır. Kula bazaltları Batı Anadolu'da, Gediz ve Alaşehir nehirleri arasında, Gediz grabenin kuzey kısmındaki horst üzerinde yer almaktadır. K80B doğrultusunda 35 km boyunca dizilim gösteren yaklaşık 92 adet monojenetik volkanın ürünlerini oluşturmaktadırlar.Volkanik ürünlerin çıkış noktalarını çatlaklarla, cüruf konileri ve maar gibi monojenetik yapılar oluşturmaktadır. Bir çok çıkış noktasından püsküren ürünler daha önceki ürünleri de örtmektedir. Kula volkanik ürünleri, karasal ortamlarda meydana gelmişlerdir. Bununla beraber maar ve lokal olarak gerçekleşmiş yastık lav oluşumları, volkanizmanın nehir, küçük su birikintileri ve yeraltı suyunun da yer yer etkilendiğini göstermektedir. Bölgede üç ayrı evrede gelişen volkanik faaliyetlerin birbitleri ile bütünlük sağladığını arazi gözlemlerinde rahatlıkla farkedebilmekteyiz. İlk volkanik hareketliliğin başladığı Burgaz Volkanitleri ( peri bacaları civarı ) yüksek ve daha hızlı patlama nedeni ile üstte kalmış ve daha yüksek seviyelerde bazalt platoları gözlenmektedir. İkinci evre Elekçi tepe volkanitleri Sandal bölgesinden demir köprü barajına kadar olan alan ise yükseklik olarak patlama derecesinin düşüklüğüne bağlı olarak daha alçakta bir yayılım göstermiştir. Divlit Volkanik alanı ise daha güncel olduğundan dolayı zaman zaman elekçi tepe volkanitlerini örtecek şekilde bir yayılım göstermiştir.
Kula volkanitlerinin üçüncü ve en yeni evresini oluşturan Divlittepe volkanitlerine ilişkin volkan konileri, kraterler ve lav akıntıları tamamen güncel görünümdedirler. Vadi içlerinde eski alüvyon çökelleri üzerinde akarak kilometrelerce yol kat etmişlerdir. Sanki yeni meydana gelmiş gibi tazedirler. Üzerlerinde bitki örtüsü bile yoktur ve bu nedenle sert, sivri şekillerinden dolayı halk tarafından «divlit» adı altında diğer eski volkanitlerden, ayıklanmışlardır. Kraterlerden püsküren lavlar ve cüruflar o denli dağınık ve karışıktır ki tırmanmak ve üzerlerinde yürümek son derece güçtür. Lavlar ve cüruflar yaklaşık 60 km2 lik bir alan kaplarlar. Lavlar, koyu siyah renkleri ile diğer evrelerden ayırd edilirler ve son derece akıcı bazaltlardan oluşmuşlardır. Bu nedenle çok uzun mesafeler kat edebilmişler, lav şelaleleri oluşturarak vadileri aşmışlar ve aktıkları vadilerin bütün girintilerine sokulmuşlardır. Lav akıntıları içinde biriken gazlar yer yer yüzeyde kabartılara (hornitos) neden olmuşlar ve gazlarını kaybederek katılaşıp kabuklaşan bazı lavların altında lav tünelleri oluşmuştur. îlkel insanlar, binlerce yıl önce bazı kraterleri doğal bir kale olarak kullanmış ve içlerinde yerleşip yaşamışlardır. Bugün bazı kraterlerde eski ilkel bina ve eşya kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca Demirköprü baraj gölü yakınlarında yine bu evreye ait bazaltik tüfler üzerinde ilkel insan ayak izleri, zamanımıza kadar korunarak kalabilmişlerdir ve bugün alman örnekler dünyadaki çeşitli müzeleri süslemektedir. Bu ayak izleri, dünyadaki dördüncü buluntu olup çok önemlidirler ve Tekkaya (1976) ya göre 12 bin yıllıktırlar. Öte yandan Erinç (1970), bu son evre volkanizmasının 10 bin yıl kadar önce oluşmaya başladığını belirtmektedir. Bu incelemelere göre en genç Kula lavlarının yaklaşık 10 bin yıl önce oluştukları belirlenmektedir.
28687
Toplam Gösterim28687
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim