16860 İznik, Bursa
İmparatorluklara başkentlik yapmış olan İznik şehri, tarihi ve kültürel zenginliğine rağmen kıymeti tam olarak bilinememiş Bursa’nın ilçelerinden biri.
Meraklısının çok iyi bildiği gibi -Hıristiyanlık için çok önemli olay olan I. ve VII. Konsül toplantıları İznik’te yapıldı.- Hıristiyanlar açısından büyük önem arz eden ve bunun yanında toplumumuz için de manevi değerleri ile oldukça önemli bir yer… Ancak bugün İznik’e gelen turistlerin günübirlik gezilerle buradan ayrıldığı düşünüldüğünde turizm açısından belli ki çok iyi değerlendirilememiş bir şehir…
İznik’e gelenlerin uğrayacakları pek çok ziyaret noktasının yanı sıra şehri tüm güzelliği ile görmek isteyenlerin gittiği yüksekçe bir tepe var… Abdulvahap Sancaktari Tepesi olarak bilinen bu noktada aşağıya doğru uzanan şehir ve göl manzarasının yanı sıra, tepeye ismini veren zatın türbesiyle de karşılaşılıyor…
Bu zatın kim olduğunu merak edenler türbenin duvarında asılı duran tabeladan ancak şu kadarını öğrenebiliyor: Abdulvahap Sancaktari -(8. yüzyıl) İznik Kuşatması esnasında Abdulvahap Sancaktari büyük yararlıklar göstermiştir. Türkler İznik’i zapt edince, anısına bir türbe yaptırılmıştır. Son yıllarda türbesi önemli bir ziyaret yeri olmuştur.
O’nun hayli ilginç bir hikayesi var:
8. yüzyılda yaşamış olan Abdulvahap Sancaktari Hazretleri, o dönemde Bizans’ın elinde bulunan İstanbul ve İznik’e saldıran İslam ordularında görev yapan bir asker. 717-740 yılları arasında İslam orduları, Anadolu’da İslamiyet’i yayarken Üsküdar’a kadar geldiler. İznik de, İslam orduları tarafından birkaç kez kuşatıldı.
Çok iyi kılıç kullanan, ata binme konusunda oldukça yetenekli ve Rum kızlarının aklını başından alacak kadar da yakışıklı olan Abdulvahap, ordunun başında sancaktar olarak görevö yapıyordu. Kuşatma sırasında pek çok düşman askerini öldürerek büyük bir kahramanlık gösterdi. İznik surları da Rum kızları tarafından korunuyordu. Ve Abdulvahap gönlünü bu Rum kızlarından birine kaptırmıştı. Rum kızı her defasında kendisine, “Kaleyi alırsan beni de alırsın” diye bağırıyordu. Ancak Abdulvahap düşmanla savaşırken bir ok ile yaralandı ve hücum eden tekfurlar tarafından kellesi kesildi. Buna rağmen yine kılıç sallayıp düşmanı öldürmeye devam eden Sancaktari’ye bir arkadaşının, “Ey Abdulvahap başını unuttun” demesi üzerine, geriye döndü, başını kolunun altına aldı, yedi adımda bugün yattığı tepeye çıktı ve kendini defnetti.
Türklerin İznik’i almasından sonra da din uğruna şehit düşen Abdulvahap Hazretleri için bulunduğu yerde bir mezar yapıldı.
Abdulvahap Sancaktari ile ilgili anlatılan bu hikâye okuyanlara tuhaf gelebilir. Ancak tarihte anlatılan ve yazılan savaşlarda böyle fevkalade hallerin yaşandığı başka örnekler, daha olağanüstü hikâkeyeler olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Bugün İznik’e gidip de bu tepeye çıkan ziyaretçiler, Abdulvahap Hazretlerinin mezarına bayrak asar ve adak adar. Bu nedenle “Bayraklı Tepe” olarak da bilinen bu yere çıkıp hem Sancaktari’yi ziyaret edip dualar okurken, bir taraftan da göl manzarasının hoşluğunda O’nun bu hikâyesini gözünüzde canlandırabilirsiniz…
9439
Toplam Gösterim9439
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim