(0236) 547 15 20
info@gordes.bel.tr
Eski Gördes, Kepez (Tekke) Dağının doğu yamaçlarında kuzeyden güneye doğru uzanmış konumdadır. Bu gün virane, yer yer arsa, tarla halini almış olan Eski Gördes'in güney ucunda Uzunçam mahallesi vardı. Buranın güney doğusunda - halen de bulunan - Şehitler Mezarlığı (Ağa Mezarlığı) yer alır.
Beş mahalle ve 945 haneden oluşan Eski Gördes'e Kumçayı üzerindeki tahta köprüden geçilip, oldukça dik bir yokuş çıkıldıktan sonra girilir. Burada iki tarafında dükkanların sıralandığı çarşı vardır. Belediye, halkevi ve otel bu cadde üzerindedir. Son derece dar, bozuk sokakları heyelandan hasara uğramış evleriyle sönük bir manzara arz etmektedir. Bilhassa şehrin batı kısmı yıkılan evlerin enkazlarıyla tam bir harabe halindedir.
Kuzey ucu eski Rum mahallesi olup, Rumların Gördes'i terk etmesiyle adı Kurtuluş mahallesi olarak değiştirilmiştir. Uzunçam mahallesinin bitişiğinde merkeze doğru Nakıpağa mahallesi yer alırdı. Bu iki mahallenin arasında dağa doğru Divan mahallesi, bunların da doğusunda Cuma mahallesi vardı. Cuma mahallesinin güneyinde büyük mezarlıklar yer alırdı. Nakıpağa ile Cuma mahallelerinin birleştiği tepemsi yere "Çarşıbaşı" denirdi. Buradan itibaren dükkânlar başlar ve Softaların Kahveci Süleyman Ağa'nın (Dr. Süleyman Sami İlker'in dedesidir) kahvesi gibi meşhur iş yerleri bulunurdu. Buranın 200 metre doğusunda bugün halen ayakta olan, ancak Vakıflar idaresinin ve şehir idarecilerinin insafını bekleyen Pazar Camii yer alır. Bütün bu mahallelerin batısında "Yaka" mevkii vardı. Burası yokuş bir yer olup, boydan boya uzanan uzun bir caddenin batısında arkasını sırta dayamış evler dizilirdi. Bu evlerin de batısında "Dedebaşı" yer alır. Dedebaşı denen bu yerde, gerçek adını bilmediğimiz, ancak "Hisar Dedesi ya da Seher Dedesi" olarak bilinen bir Rufai dervişinin türbesi ile nöbet tutar gibi göğe yükselen koyu yeşil selvileri bugün de görmek mümkündür. Anlatıldığına göre, bu derviş oradaki küçük kulübesinde yaşarmış. 1915-1920'li yıllarda yaşayan bu zat her gün tepeden Gördes'e iner, elindeki "keşkül" denen susaktan (bir tarafından yuvarlak geniş bir delik açılarak içi boşaltılmış kuru, saplı su kabağı) yapılmış kabıyla yardım toplar, onunla geçinirmiş. Ancak sadece o gün kendine yetecek kadar iaşe toplar, sonra verilenleri almazmış. Topladıklarını yer, ertesi gün tekrar şehre iner, kimseyle pek konuşmaz, hasılı garip bir insanmış.
Gördes'te mahalle adlarının nasıl ortaya çıktığı pek bilinmiyor. Kurtuluş isminin verilişi anlatıldı. Rumların terk etmesiyle mahalle bu yeni adı almıştır. Meselâ, Uzunçam ismi de eskiden o bölgede var olan ulu bir çam ağacının etrafında kurulduğu ve yer aldığı için verilmiştir. Uzunçam ile mezarlıklar arasındaki alana "Kavak Dibi Meydanı" denilirdi. Bu meydan harman yeri, düğün alayı ve cirit alanı olarak da kullanılırdı. 1921'deki büyük yangından evvel, Hükümet Konağı bu meydanda yer alırdı. Yangında tamamen yok olmuştur. Sonradan çayın karşı yakasında Tahta Köprüye yakın bir yerde yeniden yapılmıştır. Nakıpağa isminin de nereden geldiği bilinmemektedir. Nakıp, vekil anlamına gelir. Tarikat zikirlerinde şeyhlerine vekil olanlara bu ad verilir. İsim böyle bir kaynaktan gelmiş olabilir. Cuma, gün adı olduğu gibi, erkek ismi olarak da kullanılır. Cuma adındaki bir zatın ismine atfen verilmiş olabilir. Yağcı Emir adı da böyle olabilir. Meselâ, Öğretmen Halil Aker Bey'in dedesi Ak Ali diye tanınırdı. Hüseynî Baba türbesinin karşısında evleri vardı ve o bölgeye Akali Mevkii denirdi.
19319
Toplam Gösterim18995
Sayfa Gösterim324
Youtube Gösterim0
Google Gösterim