ŞEYH ŞİRVANE MEZARLIĞI VE TÜRBESİ Tokat | Sanal Tur | Mekan360.com

ŞEYH ŞİRVANE MEZARLIĞI VE TÜRBESİ

Görüntülenme - 3531 Yorum Ekle

Hakkımızda

Tokat'ın manevî zenginliği olan büyük velilerindendir. Şirvan'da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi belli değildir. Şirvan bölgesinin en büyük velisi olan babası Şeyh Veliyüddin Efendi¸ ilim¸ fazilet sahibi¸ şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi bir insandı. İnsanlara devamlı vaaz ve nasihat ederdi. "İnsanların en hayırlısı¸ onlara faydalı olandır." hadis-i şerifinin açık bir numunesi idi. Küçük yaştan itibaren böyle bir ilim ve sohbet halkasında yetişen Abdülmecid Şirvanî yüksek zekâsı¸ anlayış ve kavrayışının fevkalâde keskinliğinden kısa sürede akranlarını ve emsallerini geçti ve genç yaşta Şirvan'a bağlı Şemahı kasabasına giderek ders vermeye başladı. Kendisi bu yıllarını şöyle anlatmaktadır: "Şemahı'nda talebelere bir şeyler anlatmada çok gayret sarf ediyordum. Zahir ilimlere olan rağbetim ve onları öğrenme ve öğretme hususundaki şevkim öylesine artmıştı ki gecelerimin çoğunu kitapları mütalaa ve okumakla geçiriyordum. Bir mübarek gecede¸ mütalaa ettiğim kitap harekete gelip şöyle konuştu: "Ey Abdülmecid! Ben senin Rabbin miyim ki gece gündüz bana bakıyorsun. Var git¸ bu bağlılığını Rabbine yap. Bu bağlılığı Rabbine yapman daha uygundur." Kitaptan gelen sesi duyunca¸ onu bir kenara bıraktım ve dağlara gittim. Oralarda bir mağara buldum. O mağarada tam dört yıl geceli gündüzlü Allahu Teâlâ'yı zikirle meşgul oldum. Bu sırada bana kerametler ihsan edildi. Abdest almak için dışarı çıktığım zaman¸ yırtıcı ve vahşi hayvanlar bana saldırmaz ve benden kaçmazlardı. Hatta bana yaklaşırlar¸ abdest aldıktan sora yerde biriken suları içerlerdi. Bazı yerlerde uçardım. Bir anda bir vadiden diğer vadiye geçerdim. Bu halleri¸ asıl maksat sanıp böyle kemale erileceğini düşünüyordum. Bu sebepten tasavvuf yoluna girmek isteyene bir mürşid¸ bir yol gösterici gerekmediği şeklinde yanlış bir düşünce içerisindeydim. Ben bu hâl içerisindeyken¸ Şirvan mıntıkasının mürşid-i kâmili¸ büyük velî Şeyh Kubad Hazretleri¸ talebeleriyle bulunduğum mağaraya yakın nehrin kenarına gelip yerleşmişler¸ ibadet ve zikirle meşgul oluyorlardı. Onların zikrettiklerini görüp¸ kalbimden beraber zikretmek düşüncesi hâsıl olunca¸ şeytan kalbime vesvese vererek: "Tâbi oldukları şeyh ümmîdir. Okuma¸ yazması yoktur. Ona uyanların çoğu da cahil kimselerdir. Bunlar arasına karışmaktansa¸ kendi başıma oturup riyazet¸ nefse karşı gelme ve nefis muhasebesi yapmak vahşi ve yırtıcı hayvanlarla yakınlık kurmak daha iyidir." dedim. Fakat bu sırada Yüce Allah'ın tevfik ve inayeti yardıma yetişti ve kendi nefsime: "Zâhidleri ile İslâm'ın emir ve yasaklarını yerine getirmeye çalışan¸ gece gündüz Allahu Teâlâ'yı zikreden şu insanlara suizanda bulunmak yakışmaz. Hele onların hallerini bir gör. Mü'min olan insanın hâl ve hareketlerini görmeden karar vermez." diyerek¸ onlara yakın bir yere gizlendim. Hâl ve hareketlerini¸ ne yaptıklarını iyice gördüğüm zaman¸ kalbimden önceki şüphelerin hepsi gitti. Sonra yanlarına varıp bir kenara oturdum. Mutad zikirleri bittikten sonra¸ Kelime-i Tevhid söylemeye başladılar. Ben de elimde olmadan onlarla birlikte Kelime-i Tevhid söylemeye başladım. Ansızın bende vecd (kendinden geçme) hâli meydana geldi¸ düşüp bayıldım¸ O zaman talebeleri beni Şeyh Kubad Hazretleri'nin huzuruna götürmüşler. Biraz sonra kendime gelip¸ gözümü açınca¸ başımı Şeyh Kubad Hazretleri'nin dizinde buldum. Derhal Şeyh Kubad Hazretleri'nin elini öptüm. Beni de talebeliğe kabul buyurmasını rica ettim. Talebeliğe kabul edince emrettiği şekilde hareket etmeye başladım. Ondan sonra bende daha önce var olan keşif ve kerametler kayboldu. İçimde öyle bir ilim hâsıl oldu ki¸ o mağarada yalnız başıma nefsimi terbiye etmekle çok hatalı bir yolda olduğumu anladım. Şeyh Kubad Hazretleri beni bir anda içerisinde bulunduğum o karanlık durumdan çıkarıp¸ himmetleri ile kalbimi temizledi. Eğer Efendim Mevlânâ Şeyh Kubad Hazretleri'nin sohbetleri ile şereflenmeseydim¸ Allah korusun çok aşağı derecelerde kalacaktım." Şeyhinin sohbetleriyle kemale eren Abdülmecid Efendi¸ efendisinin vefatından sonra onun yerine geçti. Bir süre sonra da Tokat'a gelerek burada insanlara ders vermeye¸ sohbette bulunmaya başladı. Tokat'a gelmesini¸ talebesi Sivaslı Kara Şems'e şöyle ifade eder: "Ey Kara Şems! Benim Allahu Teâlâ'nın emri ve Sevgili Peygamberimizin işareti ile kendi memleketimi¸ ailemi ve sevenlerimi terk edip; dağ¸ tepe ve beldeleri aşıp gelmem sadece seni manevî ilimlerde ilerletme ve terbiye içindir." Abdülmecîd Şirvânî Hazretleri¸ Tokat'ta¸ başta Kara Şems olmak üzere birçok talebe yetiştirmiştir. Abdülmecîd Şirvanî¸ asil¸ cömert¸ af ve mazeretleri kabul edici¸ sohbetleri tatlı¸ halim¸ selim¸ merhametli biridir. Kendisine has üslubu ile çok güzel vaazlarda bulunurdu. Sohbetlerinde¸ tatlı ama son derece tesirli sözleriyle en katı kalpleri dahi mum gibi eritmiştir. Onun sohbetlerinden herkes öğrenmeyi istediği bilgileri öğrenir¸ öyle ayrılırdı. Rivayete göre onun etkili Kur'an-ı Kerim okuyuşu ile yerdeki vahşi hayvanlar ve gökteki uçan kuşların¸ dinlemek için etrafında toplanırlardı. Abdülmecid Şirvanî Hazretleri 1564 yılında taun salgınından vefat etti. Kabri¸ kendi adıyla anılan kabristandadır.

Etiketler

şeyh şirvane mezarlığı ve türbesi tokat şeyh şirvane mezarlığı ve türbesi

Görüşler ()

Yorum Ekle