Birbirinden renkli mekânlarla dolu ışıl ışıl caddeleri, pencerenizde Marmara’nın eşsiz manzarası, evinizde düşlediğiniz hayatın birebir yansıması Renovia İstanbul’da. Kendisinden başka benzeri olmayan bir yaşamla...

Projenin yer aldığı bölge, Khalkedon (Körler Ülkesi), Antik çağda, Byzantion’dan 17 yıl önce İÖ 7. yüzyılda Megaralılar tarafından kuruldu. Tarihi neolitik döneme kadar uzanan Fikir Tepesi 18. Yüzyılda ressam ve şairlerin ilham almaya gittiği, İstanbul’un en seçkin noktalarından biri idi. Fikirtepe bugün kentsel dönüşüm uygulamasının gerçekleşen ilklerinden olacak. Kent dokusuyla bütünleşmesinin yanısıra çevresine sirayet edecek çağdaş imkanlar ve bir yaşam modeli öneren Renovia -Vartaş projesi bu değişimin önemli bir başlangıç noktasını oluşturacak.

Kadıköy’ün varolan şehir dokusunu ve yaşam ritmini yenilenerek sürdüren, canlı bir konut ve yaşam alanının mimari ile güçlendiği projede, geleneksel şehir planlaması çizgisinde, konutların yer aldığı, özel alanlarla ortak alanların, alışveriş ve sokak hayatının birbirini tamamladığı bir karma yapı öneriliyor. Yoğun konut yapılanmasının yeşil düzenlemelerle dengelendiği bu çağdaş yaşam alanında, altyapı ve sosyal değerler bağlamında sağlıklı bir yaşam standardı sunuluyor.

Alternatif bağlantılarla, İstanbul’un tüm noktalarına olduğu gibi, Kadıköy’e erişimin kolaylıkla sağlandığı bu semt, gençleşerek yükselen bir değer olarak merkezi bir konumu hedefliyor. Dünyanın ve yaşamın belli bir ritmi vardır, insan organizmasının da. İnsan bu ritim içinde olgunlaşır ve şekillendirici enerji bu ritim doğrultusunda gelişim üzerinde odaklanır. Bu çerçevede, fiziki olarak ve işlevlerin kurgulanmasında, projenin bütününde özgün bir ritme sahip olması, mimari odaklardan biri olarak düşünüldü.

Birinci etabında 1000 konutu kapsayan Renovia projesi farklı yüksekliklerde konut bloklarının bir araya gelerek oluşturduğu ritimle ortak bir estetik kazanırken, her birimin özgün kalması sağlandı. Çok parçalılık ve çeşitliliğin çarpıcılığı anlamında Mondrian’ın (1872-1944) tipik resimlerinden esinlenilen görünüm, bağımsız birimlerin öznelliğine vurgu yapmanın estetik bir aracı olarak değerlendirildi. Proje alanı olan geniş adanın dört bir yönünde çevrelenen sıra yapılar arasında bırakılan boşluk büyük bir avlu ve peyzaj alanı olarak tasarlandı. Organik formlarla zenginleşecek bu yeşil alan, konutlar için bir manzara elde etmenin ötesinde, keyifli zaman geçirme, dinlenme, spor, buluşma gibi faaliyetler için doğal bir platform oluşturdu. Her bir konutun mahremiyetinin korunduğu mesafelerde, farklı yüksekliklerde konumlanan bloklar, aynı zamanda gün ışığından optimum yararlanma imkanı ve her bir konut birimine bakış ferahlığı sağladı. Adanın güney ve batı yönünde devam eden iki cadde üzerinde, sokak kotunda yerleştirilen ticari birimler kentsel hareketliliğin birleştirici, canlandırıcı unsuru oldu.

Kimi zaman kafeler, lokantalar olarak işlev kazanacak bu ortak mekanlar, ilişki kurmaya yönlendiren, kısmen geçirgen, doğal bir ara katman olarak semt hayatını kurgulayan ögeler olarak projeye dahil edildi. Otopark erişimlerinin dışında, her bir konut bloğunun ana yaya girişi, bu iki cadde üzerinden iç avluya verilen erişimle, yeşil alandan sağlandı.