KEÇECİZADE LOKUM - 2011 EMİTT FUAR STANDI MERKEZ Edirne | Sanal Tur | Mekan360.com

KEÇECİZADE LOKUM - 2011 EMİTT FUAR STANDI

Hakkımızda

Lezzet düşkünlerinin neyin izini süreceğini bilemezsiniz. Ama çocukluğunun izini sürenleri bekleyen lezzetler üç aşağı beş yukarı aynıdır. Mahalle bakkalında dizi dizi kavanozlardaki şekerlemeler, anne eli değimiş atıştırmalık kurabiyeler, büyükannelerinizin bayram ziyaretlerinde ucu oyalı tertemiz bir mendile sardığı envai çeşit lokumlar…

Kendini çocukça şımartmak isteyenler Edirne’ye geldiklerinde tüm bu lezzetleri bir arada bulabilirler. Bunun için sizlerle Keçecizade’ ye gidiyoruz.

Keçecizade’ nin serüveni lezzetini dile damağa düşürdükleri meşhur lokumların membağı Safranbolu’ da başlıyor. Keçecizade’ nin kurucusu Metin KEÇECİ 1939 yılında Safranbolu’da doğar. Ailenin soyismini almasına vesileolan keçeci dükkanı Metin KEÇECİ’nin de gençlik yıllarını geçirdiği, esnaflık geleneğinin ilk öğretilerini edindiği yer olur.

Bunu şu yüzden söylemek gerekiyordu; Safranbolu Osmanlı’dan gelen ahilik geleneğinin en hakkıyla yaşandığı yerlerdendir o dönemlerde. Şekercilik de ahilik geleneği içinde usta çırak ilişkisiyle nesilden nesile aktarılan bir meslek koludur.

Takvimler 1951 yılını gösterdiğinde Metin KEÇECİ de şekercilik mesleğini yapmaya başlar. Edindiği tecrübeleri ve birikimi on sene sonra ilk kendi imalathanesini kurmak için değerlendirir. 1961 yılında Karabük’ te kendi adına bir imalathane ve satış yeri açar.

1972 yılı onun Edirne’ye geldiği yıldır. Edirne, Kırklareli gibi Trakya kentlerinde şekerlemecilik, helvacılık gibi gelenekten beslenen üretimler yapılsa da bunlar çok da duyurulamamıştır. Metin KEÇECİ, Keçecizade isimli dükkanını açarak Edirne’ye günden güne değer katacak mesleğini bu şehre taşır. Zira Safranbolu’dan devşirdiği lokumculuk sektörüne ait buralarda bir boşluk olduğunu görür ve hindistancevizli lokumu üreterek yörede bir ilk denemeye imza atar. Bu lezzet Trakya’nın çok hoşuna gidecektir. Öyle ki bu ürün bile onun isminin duyulmasına, “Keçecizade lokumu” diye belleklere yer etmesine sebep olacaktır.

Keçecizade'nin ikinci kuşağı şimdi bu bayrak yarışında yer alıyorlar. Ağabey Tevfik KEÇECİ'nin ardından öğrenimini işletme üzerine yapan 1976 doğumlu Tayfun KEÇECİ de Keçecizade'nin yerini sağlamlaştırırken, geleceğini kurguluyorlar.

Ve arkası gelir...

Ürün yelpazesine sürekli yeni bir şeyler ekleyen Keçecizade, kendi büyürken Edirne’nin tanıtımına da büyük katkılar sağlar. Özellikle tarih ve dini turizm için şehri ziyaret edenlere, Yunanistan ve Bulgaristan’dan günübirlik alışverişe gelen yabancı turistler de katılır. Geri dönüşlerinde beraberlerinde muhakkak Keçecizade’den alınmış bir hediyelik paketi bulunan ziyaretçiler, aslında beraberlerinde şehrin ismini de götürmektedirler.

Öyle ki; Yunanistan’dan gelen turistlerin beraberlerinde “Kavala Kurabiyesi” götürmeleri, ki Yunanistan ile ortak bir lezzet olan bu ürün bizde Edirne Kurabiyesi olarak bilinir, Yunanistan tarafındaki esnafta homurdanmalara yol açarmış. “Bizde varken Edirne’den getirmek ne oluyor ?” kabilinden serzenişleri haklı gösterebilecek şey sanıyoruz ki işini hakkıyla ve lezzeti damıtarak sunmak olmalıdır.

Keçecizade’nin ürün yelpazesi çok geniş. Fakat tüm bu lezzetler arasında Edirne’ye değer katan bir tanesi var ki, o da badem ezmesi.

Badem ezmesi lezzet haritasındaki bayrağını Edirne’ye dikmiş geleneksel kökleri olan bir tat. Hal böyle olunca buu lezzeti üreten başka işletmeler de şehirde bulunuyor. Edirne’ de bu lezzetin yapılmaya başlanması Kanuni Sultan Süleyman döneminde yöreye yerleştirilen İspanya seferadlarına ( Yahudi sığınmacıları ) değin uzanıyor. Onların dolce blanca ( beyaz tatlı ) ile ezilmiş bademi karıştırıp bu lezzeti hazırladıkları, onlardan da saray çevresinde gelişen Osmanlı mutfağına taşındığı, dolayısıyla Edirne’ de yaşayanların da bu şekerlemenin hazırlanmasını öğrenip geleneği pekiştirerek sürdürdükleri biliniyor.

Etiketler

emitt fuar fair turizm stand mekan360 360

Görüşler (0)

Yorum Ekle