Beşparmak Mahallesi Beştepeler Parkı içerisinde
Dolambaçlı yollardan çıkıp Kayseri’nin en büyük yeşil alanı Beştepeler Parkı’na vardığınızda sizi ilk olarak gösterişli yapısıyla ‘Kayseri Evi’ karşılar.
Bazı televizyon dizilerine ev sahipliği de yapan iki katlı taş bina, Geleneksel Kayseri Ev mimarisini yansıtan Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Atatürk Evi’nin kopyasıdır adeta. Büyükşehir Belediyesi, 2002 yılında inşa ettirdiği bu ev ile artık şehir içinde kaybolmaya yüz tutmuş Geleneksel Kayseri Mimarisi’ni yansıtan yapı örneklerine son bir halka eklemeyi ve günümüz çocuklarına belki de içinde hiç yaşayamayacakları bu evlerdeki hayatı göstermeyi hedefliyor.
Perdesinden sedirine, tırabzanlarından tavan süslemelerine kadar özenle tefriş edilmiş 19. yüzyıl Kayseri aile yaşantısından esintiler sunulan bu evi gelin hep beraber gezelim.
Ana kapıdan içeri girdiğimizde, her iki yönden dolanıp üst katta birleşen ahşap merdiven ilk göze çarpan unsur oluyor Kayseri Evi’nde. Birinci katta bugün mutfak olarak kullanılan bölümün dışında tam beş oda var ve bunlar o dönemin yaşantısı bize anlatan mumya maketlerle tefriş edilmiş. Cümle kapısının hemen sağındaki odada konu komşu toplanmış yarenlik ediliyor bağlama eşliğinde. Yaşlılar önlerindeki keçi boynuzu, dut kurusu, kaysı kurusu, iğde, pestil ve kuru üzümden atıştırıp sohbeti koyulaştırırken, âşıklar bir köşede elinde bağlaması ile sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Delikanlılar ise aralarına karışan büyüklerine saygıda kusur etmeden ‘yüzük’ oynuyorlar. Belki de bilgisayarın, televizyonun adının bile bilinmediği dönemlerde uzun kış gecelerinin en eğlenceli oyunuydu ‘yüzük’. Fincanların altına saklanan yüzüğü bulmak esastı bu oyunda, bulamayan taraf cezaya razıydı taa en başında.
Keyfini bozmadan bu odadakilerin sessizce çekip kapıyı, tam karşıdaki kapıdan dalıyoruz içeri. Bizi çeken bir koku var bu kapının ardında. Sarımsaklı yoğurdu, sumağı ve yanında bazlamasıyla mantı ziyafeti var bu odada. Durulur mu hiç, dalıyoruz tabi içeri.
Evin gelini bakır sürahiden su dolduruyor maşrapalara, küçük kayın bazlamayı bölerken hacı baba ilk kaşığı indirmiş bile midesine. Mantı bütün albenisi ile size gülümsüyor adeta. Tahta kaşıklar, kütük oyularak yapılmış tuzluk, bakır sini ve tabiki bazlamanın ayrılmaz ekürisi çemen bu sofranın diğer aksesuarları.
Al yanaklı gürbüz torun beşikte derin derin uyuyor. Belli ki halinden pek memnun. Beşikteki oyma sanatının incelikleri gözden kaçmıyor... Bebek kadar güzel, bebek kadar zarif ve narin.
Sofranın gerisinde sedir, üzerinde hasır basılmış yastıklar ve onların da üzerinde kar gibi bembeyaz, el emeği göz nuru dantel işlemeler cezbediyor mantı sofrasından gözünü alabilenleri. Hepsi sizi alıp götürüyor taa yüzyıllar ötesine. Mutluluk fışkırıyor bu ailenin her bir ferdinin kırmızı yanaklarından, ışıldayan gözlerinden.
Kayseri’de kış yaklaştı mı ev hanımlarını bir telaş sarar ki sormayın; mantı makarna kesilecektir çünkü. Konu komşu toplanır, torbalarla unlar, koli koli yumurtalar alınır. Sonra kimin için hazırlanacaksa kışlık nevale, o eve toplanıp maniler, türküler eşliğinle kesilir erişteler, makarnalar... Şimdilerde artık pek rastlanılmayan bu manzarayı merak ediyorsanız Kayseri Evi’nin bir odasındakiler sizi bekliyor. Bir yanda hamur kesenler, bir yanda mantı sıkanlar. Herkes tatlı bir telaşla aksatmadan yapıyor işini. Kayseri’nin ünlü ev sucuğu da unutulmamış bu odada. Bir köşede de iki üç ev hanımı sucuk dolduruyorlar keyifle. Bu kış pek çetin geçecek anlaşılan Kayseri’de.
Yatak odasındayız şimdi. Yatsı namazını kılmış bizim evin orta yaşlı çifti. Bey Kur’an okuyor hanım ise huşu içinde tesbih çekiyor. Çift kişilik eski karyola bu odanın en dikkat çeken aksesuarı. Bakır oymacılığının güzel örneklerinden birini yansıtan ve adeta sanat eseri gibi duran bu yaylı karyolanın üzerinde ise atlas yorgan göz kamaştırıyor. Tabi üzerindeki sırma işlemeleri ile…
Geçiyoruz yan odaya. Burada en dikkat çeken unsur ise bir zamanlar Kayseri’deki hemen hemen her evde görmeye alışık olduğumuz bugün ise ancak bazı ilçelerde rastladığımız halı tezgahı oluyor. Rengarenk ipler sarkardı halı tezgahının üzerinden. Modeldeki motifler ince ince işlenirdi nasırlı ellerle tezgahtaki direzlerin üzerinde. El emeği göz nuru halılar çıkardı ortaya. Sonra pazarın yolunu tutan bu halılar, geçim kapısı idi birçok aile için. Vaktinde emek verip çok halı dokuyanlar derin bir iç çekip ‘ne günlerden geçtik’ demek istiyorlarsa Kayseri Evi’nde bu odayı gezmeyi ihmal etmesinler.
Hasılı geçmişe kısa bir yolculuk yaparak eski günleri yadetmek için Kayseri Evi, açmış kapılarını bekliyor bizleri
24672
Toplam Gösterim24672
Sayfa Gösterim0
Youtube Gösterim0
StreetView Gösterim