DOÇ.DR. TURAN GÜNDÜZ AKUPUNKTUR ŞEHZADELER Manisa | Sanal Tur | Mekan360.com

DOÇ.DR. TURAN GÜNDÜZ AKUPUNKTUR

Hakkımızda

  Akupunktur Latince iğne anlamına gelen "akus" ve batırma anlamına gelen "puncture" sözcüklerinden türetilmiştir. Bu bilimin 5000 yıl önceden bilindiği eski yazıtlardan anlaşılmaktadır. Çinli sarı imparator tarafından yazılan iç hastalıkları kitabında akupunktur yolları ve iletim yolları belirtilmiştir. Yüzyıllar boyunca akupunktur Çin sınırları içinde klasik bir tedavi metodu olarak kaldı. Çin devrimini takiben geleneksel ve son derece ekonomik Çin tıbbı yeniden gündeme geldi. Binlerce kişiye pratik olarak akupunktur öğretildi. Gerçekten de 5 yıl sonra Çin halkının genel sağlık rejiminde bir düzelme olduğu fark edildi.
  Batının akupunktur ile çarpıcı bir şekilde tanışması 1972 yılında ABD başkanı Nixon'un Çin'e yaptığı seyahatle başlar. Çinli doktorların yapmış olduğu akupunktur tedavileri ve anestezisinin Amerikan basınında yer alması, bütün dünyanın bu konuya ilgi göstermesine neden oldu. Bu olaydan sonra binlerce gözlemci ve Doktor Çin'e giderek bu bilimi öğrenmeye başlamış ve ülkelerine döndüklerinde tıbbın ilerleyen teknolojik imkânlarını kullanarak yaptıkları araştırmalar ile akupunktur tedavisini ve etki mekanizmalarını araştırarak bu bilimi Çinlilerin bile bilmedikleri bir aşamaya çıkarmışlardır.

           Günümüzde birçok ülkede akupunkturun etkili olup olmadığı soru olmaktan çıkmış; hangi mekanizmalar ile etkili olduğu tartışılmaktadır. Avusturya, Fransa, Almanya, Japonya, İngiltere ve Rusya da fakültelere bağlı enstitüler düzeyinde araştırılıp eğitimler verilmektedir. Amerika'da 1974 ten beri bu konuyla ilgili temel bir eğitim verilip, sınavda başarılı olanlara akupunktur yapma yetkisi verilmektedir. 1979 yılında WHO(Dünya Sağlık Örgütü) akupunkturu bir tedavi yöntemi kabul edip, endikasyon listesine yazmıştır. Ülkemize girişi ise Kafkasyalı Doktor Kadir Doy ile olmuştur.1960 yılında İstanbul Harbiye'de ilk akupunktur kliniğini açmıştır. Daha sonra Dr.Nüzhet ZİYAL başta olmak üzere birçok doktor bu yöntemi uygulamaya başlamıştır. Sağlık bakanlığı komitesinde kurulan akupunktur komitesi bu konuyla ilgili yönetmeliği hazırlamış, bu yönetmelik 1991 yılında resmi gazetede yayınlanmıştır.

           Son zamanlarda yapılan çalışmalar ile sayıları artmış olmasına rağmen vücutta temel olarak 365 nokta ve bu noktaları birbirine bağlayan 12 esas, 2 extrameridyen bulunmaktadır. Bu noktaların ve meridyenlerin lokalizasyonu bilinen anatomik oluşumlara uymaz. Bu noktalar akupunktur iğnesi, elektrik akımı, lazer, ultrason gibi yöntemler ile uyarılarak hastalıklar tedavi edilmeye çalışılır. Ayrıca akupressür adı verilen yöntem ile bu noktalar üzerine parmakla masaj yapılarak stimüle edilebilir.

               Akupunkturun etki mekanizması
           Eski Çin filozofisine göre hastalık vücutta Yin ve Yang dengesinin bozulmasından ileri gelir. Yin dişilik, karanlık, soğuk ve negatifi temsil ederken Yang erkeklik, ışık, ısı saldırganlık ve pozitifliği temsil eder. Hastalık durumunda bu iki güçten birisinin diğerine göre baskın duruma geçtiği düşünülür. Çin tıbbında insan evrenin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Yani insan bir mikrokozmozdur. Evrende her şeyin içinde bulunan Üniversal enerji insan vücudunda da mevcuttur. Bu esrarengiz kuvvet her şeyin kaynağıdır. Buna “Chi” adı verilir. İnsan vücudunda meridyen adı verilen kanallarda dolaşan bu enerji vücuda dengeli bir şekilde yayılmıştır. İşte bu denge bozulursa insan hastalığa yakalanabilir. Akupunktur bu enerji yollarında oluşan engeli ortadan kaldırarak vücudun kendi kendini tamir etmesine yarayan bir araçtır.

           Elbette batı tıbbı akupunkturu bu mistik teorilere dayandıramaz. Bu nedenle akupunktur üzerinde son 30 yıldır önemli araştırmalar yapılmıştır. Bugün için akupunkturun etki mekanizmasını açıklamaya yönelik Nörolojik, Humoral, Bioelektrik, Embriyolojik ve Plasebo etki teorisi olmak üzere birçok teoriler ortaya atılmış olup bunlardan en çok ilgi göreni Pomerans'ın endorfin salınım teorisidir. Kısaca bu teoriye göre akupunktur etkisini endorfin denilen opiat benzeri bir grup madde aracılığı ile yapar. Endorfinler, nöronlar arasındaki sinaptik mesafede impuls üretmekte olan nörotransmitterler gurubundandır. Akupunktur noktalarından gönderilen stimülasyonlar sayesinde terminal plaklardaki veziküller içinde bulunan nörotransmitterlerin serbest hale gelmesi sağlanmaktadır. Bu maddeler asetilkolin, noradrenalin, dopamin, glysin, seratonin , GABA ve benzerleridir.

               Akupunktur noktalarının özellikleri
           Akupunktur noktaları çevresindeki deriye göre, daha az elektrik direncine ve daha yüksek elektrik potansiyeline sahiptir. Noktaların yerlerini bulmaya yarayan detektörler bu prensibe göre yapılmıştır. Bu noktaların bioelektirik özellikleri açısından yapılan incelemeler, buradaki direncin ve potansiyel farklarının tam olarak ölçülebileceğini basende teşhis amaçlı kullanılabileceğini göstermiştir.

           Bischko ve histolog Kellner'in yaptığı çalışmada, 24 akupunktur noktasından 11.137 kesitin incelenmesinde Meisner cisimciği, Krause cisimciği, Glomus organı gibi reseptörlerin nokta olmayan deri kesitlerine göre 2 kattan fazla yoğun oldukları gözlenmiştir.

           Eory'nin yaptığı araştırmalarda akupunktur noktalarındaki deri solunumu ve direncin çevre dokulara göre daha düşük olduğu gösterilmiştir. Lee ve Erost tarafından yürütülen çalışmada enfraruj renk termografisi kullanılarak akupunktur uygulamasıyla yüzde ve ellerde ısı artışı olduğu saptanmıştır. Shen ve ark. akupunktur noktasına enjekte edilen radyoizotopların o noktanın ait olduğu meridyen boyunca ilerlediğini gözlemlemişlerdir. İzotoplar nokta olmayan yerlere enjekte edildiğinde bu olay tekrarlamamıştır.

           Almanya'da Dortmunt'taki Witter Anatomi Enstitüsünde yapılan çalışmalarda akupunktur noktalarının Anatomik, Histolojik ve Elektro fizyolojik bulguları tanımlanmıştır. Buna göre birçok akupunktur noktası facia corporis süperficialis içindeki oluklarda bulunmaktadır. Her bir oluk içinden gevşek bağ dokusuna sarılı bir sinir - damar paketi geçmektedir. Facia corporis superficialis'in olmadığı yerlerdeki (yüz, el ve ayak parmakları) noktalarda sinir damar yumağı deri içinden geçmektedir. Burada noktalar bağ dokusu içerisindedir.

           Çekoslovakya Brno Veterinerlik Fakültesindeki bir çalışmada insanlar üzerinde tespit edilen bu noktaların benzerleri % 79 oranında köpeklerde de bulunmuştur. Dr. Wang ve Ark. çok hassas transformatör ve bilgisayarlı frekans dalgalarını analiz eden cihazlarla noktalar üzerinde akustik sinyaller tespit etmişlerdir. Bir diğer araştırmada insan ve hayvanlardaki nokta kesitlerinde daha fazla konsantrasyonda mast hücresi, ince lenfatik zengin kapiller ağ ve serbest sinir uçları içerdiği gösterilmiştir.

           Pek çok rapora göre akupunktur noktaları ile anatomik oluşumlar arasındaki en yakın ilişki periferik sinirlerle mevcuttur. Shangai Anatomi kürsüsünde yapılan bir araştırmada 309 noktanın 152 tanesi direkt sinirler üzerinde, 73 tanesi sinirin 0,5 cm yakınında idi.

              Akupunkturun vücut fonksiyonları üzerine etkisi
           İlgili noktaların uyarımından sonra trigliserit düzeyinde % 30 - 60, fosfolipit düzeyinde ise % 20 -30 'luk bir azalma meydana gelmiştir.

           Akupunktur uygulamasıyla immünstimülan etki elde etmekte mümkündür. Stimulasyondan sonra lökosit sayısında (özellikle parçalı nötrofil), antikor titresinde ve lizozimlerde belirgin artışlar tespit edilmiştir. Endorfin düzeylerinin akupunkturla artırılabildiği pek çok çalışmalarla gösterilmiştir.

           Endorfinlerin natural killer hücrelerini uyararak bunların aktivasyonunu arttırdığı Dr. Terr ve ark.nın Stanfort Üniversitesinde yaptığı araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu nedenle endorfinlerin arttırılması aynı zamanda immünstimülan etki göstererek viral ve tümöral hücrelere karşı bağışıklığı en üst düzeylere çıkarır. Stimulasyon sonrası gama globülinlerde de artışlar olduğunu kaydeden çalışmalar mevcuttur.

           Chapman ve ark.yaptığı çalışmalarda, plasebo noktalara batırılan iğneler %30 analjezik özellik gösterirken gerçek noktalarda başarı oranı %75 olarak bulunmuştur (86). Mayer, akupunktur uygulamasıyla ağrı eşiğinin % 28 yükseldiğini tespit etmiştir. Naloksan uygulamasıyla bu etki beş dakika içerisinde kaybolmuştur. Akupunktur analjezisi uygulanan tavşanlarda da inter ventriküler olarak naloksan verildiğinde bu etki kaybolduğu gözlenmiştir. Spesifik noktaların stimulasyonu ile seratonin seviyesinde belirgin artışlar elde edilmiştir.

           Akupunkturla EEG'de alfa dalgalarında değişiklikler ortaya çıkarılabilmektedir. Uygulanan nokta beyne yakınsa değişiklik daha barizdir. Alfa dalgalarında değişiklik olduğu sırada hastalar gevşemekte ve kendilerini daha rahat hissetmektedirler. Guangxi Tıp Okulunda retiküler formasyonun tahrip edilmiş veya medülla spinalisi kesilmiş hayvanlarda daha önce meydana getirilen etkilerin oluşmadığı gözlenmiştir.

           Sağlıklı deneklerde Susanli ve Hegü noktalarının iğnelenmesinden 20 dk. sonra alınan kanda 17-OH kortikosteron seviyesi ve eozinofil sayısında önemli ölçüde yükselme saptanmış olup, hayvanlarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Beyaz sıçanlarda uyarımdan sonra ACTH düzeyinin bariz oranda artmış olduğu gösterilmiş, hipertiroidiyi tedavi etme özelliği insan ve hayvan deneylerinde ispatlanmıştır. Tavşan deneylerinde LH sekresyonunu arttırdığı, anovulasyonu ve mestruel siklus bozukluğu olanlarda normale dönüşü hızlandırdığı gösterilmiştir. Shangi Fizyolojik Araştırma Enstitüsü'nde hipolaktasyonu olan annelerde Shanzong, Shaoze ve Hegu noktalarının iğnelenmesiyle kanda prolaktinin yükseldiği gösterilmiştir.

           Akupunktur tedavisiyle sempatik veya parasempatik sistemler uyarılarak mide peristaltizmi değişmekte, sindirim sıvıları, özellikle de hidroklorik asit salgısı etkilenmektedir.
 

Etiketler

tedavi zayıflama akupunktur batı-tıbbı ignetedavi tedavi

Görüşler ()

Yorum Ekle